Ana içeriğe atla

RUS VE ERMENİ KAYNAKLARI IŞIĞINDA ERMENİ SORUNU (ORTAYA ÇIKIŞ SÜRECİ 1648-1914) - PROF. DR. SEYİT SERTÇELİK

KİTAP ADI:
RUS VE ERMENİ KAYNAKLARI IŞIĞINDA ERMENİ SORUNU (1678-1914)
YAZAR:
PROF. DR. SEYİT SERTÇELİK

Genel Bakış

Fransız İhtilali'nin getirmiş olduğu milliyetçilik dalgasının, birçok milleti barındıran Osmanlı Devleti'ni hiç etkilememesi zaten düşünülemezdi. Ancak 18. ve 19. yüzyıllarda Osmanlıların ekonomik ve siyasi olarak güçsüz kalmasının, Batılı ülkelerin Osmanlı Sultanları üzerindeki etkilerini arttırdığı da yadsınamaz bir gerçektir. Yani dünyadaki milliyetçilik akımının, söz gelimi, Rusya'yı Osmanlı Devleti kadar etkilemediği açıktır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de güçsüz ülkeler, yabancı güçlerin müdahalelerine açık hale gelir.

Geçmişte 'Millet-i Sadıka' unvanı ile bilinen Ermenilerin, uluslararası bir sorun haline gelme süreci gerçekten ilginçtir. 1915 yılına tarihlenen 'Ermeni Tehciri' ile bunun öncesi ve sonrasına ilişkin olay ve gelişmelerin bütününe genel bir isim bulma konusundaki uluslararası bir uzlaşmazlık ise 'Ermeni Sorunu'nun günümüzdeki karşımıza çıkmış biçimidir. Oysa 19. yüzyılın başından günümüze kadar gelip yıllar içerisinde daha da kemikleşmiş bir sorundur.

Ermeni tarafının 1915 Olaylarına ait tanımlaması "soykırım/jenosit" iken Türk tarafı olayların bu şekilde tanımlanmasına şiddetle itiraz etmekte ve konunun tarihçiler ve akademisyenler tarafından tartışılmasını arzu etmektedir.

Soykırım iddiaları gerek akademik camianın gerekse de siyasilerin gündeminden düşmemeye devam etmektedir. Son dönemlerde bazı ülke parlamentolarının aldığı kararların arka planının ne olduğunun bilinmesi önemlidir. Özellikle bu konuda üniversite düzeyinde araştırmalarda bulunan kişilerin, konunun kapsamını ve karşı tarafın tezlerini bilerek hazırlanmaları gerekmektedir.

Ermeni Sorunu bağlamında kaynak olarak devlet arşivlerinde bulunan resmi yazışma ve raporlar ile direktiflerin yanı sıra objektifliği tartışmaya açık olan anılar ve mektuplar kullanılmaktadır. Bahsi geçen kaynakların farklı ülke arşivlerindeki karşılıklarının araştırılıp değerlendirilmesi ise akademisyen titizliği gerektirmektedir. Bu nedenledir ki 'Ermeni Sorunu'nu iyice anlayabilmek için maksimum çeşitlilikte okumalar yapılmalıdır.

Kitap Hakkında

Kitabın başlığı ve yazarının akademik geçmişi dikkate alındığında, kitapla ilgili beklentimin başlangıçta yüksek olduğunu belirtmek isterim. Ermeni Sorununun ortaya çıkışı ve gelişiminde kritik konumda bulunan Rusya'nın devlet arşivlerine, bu konuyla ilgili akademik araştırma yapılması amacıyla girilmiş olması bile takdir edilmelidir. Kitap sadece bu özelliğiyle bile okunmayı hak etmektedir.

Kitabın yazarının, kaynakların yazıldığı dile hakimiyeti ve almış olduğu akademik kültürün de eserin tamamında hissedildiğini belirtmeliyim. Kitabın yazım amacının bu alandaki akademik boşluğu doldurmak olduğu düşünülürse, bu konuda çalışmak veya bilgi edinmek isteyen her lisans öğrencisinin bu eserden faydalanacağını düşünüyorum. İki cilt olarak yazılan kitap, kapsam olarak ayrıntılı planlanmış ve akıcı bir dilde yazılmıştır. Kitabın bazı bölümleri ön bilgi gerektirmekle birlikte Ermeni Sorunu hakkında doyurucu bilgiler sunulmaktadır.

Kitabın 1. cildini şu şekilde değerlendirmek isterim: Eserde 'Ermeni Sorunu'nun ortaya çıkışı, gelişimi ve aşamaları sistematik olarak ortaya konulmuş ve bu konuda genellikle Türk tezlerini destekleyen kapsamlı bir eser ortaya çıkarılmıştır.

Bununla beraber yazarın siyasi karakteri ve aldığı görevler dikkate alınırsa, bu eserin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tezlerinin desteklenmesi için yazılmış ya da yazdırılmış bir kitap olduğunu düşünüyorum. Akademik objektiflikle yazılma iddiası daha giriş kısmında belirtilmişken, bu tarafsızlığa sadık kalındığına ilişkin görüşümün sabit kaldığını söyleyemem.

Kitabın hemen başında "Ermeni Davranış Psikolojisi" üzerine incelemelerde bulunulmuş ve sosyolojik bir takım genellemelere gidilmiştir. Genel olarak Ermeni halkının olumsuz davranış kalıpları üzerine, kanımca spekülatif bazı söylemler, bölgede görev yapan Rus diplomat ve subaylarının rapor ve yazışmalarıyla desteklenmiştir. Bununla beraber yine kitabın ilerleyen bölümlerinde görüyoruz ki bu Rus diplomat ve subaylarının genel olumsuz kanaatleri, Rusya'nın devlet görüşleri ile paralellik göstermektedir. Bu bölümün, kitabın bilimsellikten en uzak kısmı olduğunu düşünüyorum.

Yazarın genel dilinin, 'Ermeni Sorunu'nun büyük oranda dış güçlerin oyunu olarak vuku bulduğu ve "kandırılan Ermeniler" görüşünün ağırlık kazandığına yönelik olduğunu gözlemledim. Rusya'nın Ermeni Sorunu konusundaki rolünün küçümsenip Rus diplomatların söylemleri sanki bu konuda Türk tarih tezlerini destekler gibi gösterilmiştir. Ayrıca sorunun gelişim aşamasında Türk tarafının tamamen masum ve hatasız gösterilmesinin, hem eserin akademik özelliğine zarar verdiğini hem de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu düşünüyorum.

Ermeni çeteleri ile İttihat Terakki'nin işbirliği içerisinde gösterilip 2.Abdülhamid'in ise masum ve sabık hükümdar olarak lanse edilmesinin ideolojik bir çıkarımı desteklediğini düşünüyorum. Ortak düşmana karşı birleşen iki kötücül gücün daha sonra birbirlerine zıt düşmelerinin hikayesini geçerli bir tez olarak işlemenin Türk tezlerini ne derece destekleyici bir hamle olduğu konusunda şüpheliyim.

Öte yandan dipnotlarda Karl Marx gibi eserleri birçok dilde bulunabilecek yazarların kitaplarından yapılan alıntının tekrar alıntılanmasını yadırgadım. İddialı olabilir ama lisans öğrencisi bu türden bir çalışma yapsa danışmanından ağır bir azar işitir. Ama bu konuda bilimsel bir yorum yapmam doğru olmayacağından sadece bu hususa çekince koyabilirim.

Kitabın bir yerinde "Azeri Türkü" ifadesi kullanılmış ki bunun Azerbaycan için kabul edilebilir olmadığını biliyoruz. Bölgede uzun yıllar görev yapmış bir akademisyenin bu ifadeyi sehven kullandığını tahmin ediyorum. Ben olsam bu ifadeyi gözden geçirir ve kitabın bundan sonraki baskılarında çıkarırdım.

Sonuç

Bir makale veya tez hazırlamış herkes bilecektir ki bir konuyla ilgili sistemli bir araştırma yapmak ve bunu yazıya dökmek zordur. Akademik bir eserin her şeyden önce takdir edilerek devamının gelmesi arzu edilir.

Öte yandan Ermeni Sorunu gibi bir konuda tek bir eser okuyarak konunun tamamına hakim olunması ve fikir edinilmesi kolay değildir. Aksine çetrefilli bir konu hakkında, konunun farklı yönlerine hitap eden ve hatta mümkünse karşıt tarafların tezlerinin işlendiği eserlerin okunması tavsiye edilmektedir.

Bu bağlamda düşünülecek olursa Prof. Sertçelik'in eserinin okunmasını tavsiye etmekle beraber tek kaynak olarak kalmamasını öneriyorum. İkinci ciltle ilgili yorumlarımı yakında yine buradan paylaşacağım.


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBASTIAN HAFFNER - BİR ALMAN’IN HİKAYESİ

KİTAP ADI: BİR ALMAN’IN HİKAYESİ YAZAR: SEBASTIAN HAFFNER Macar asıllı ünlü düşünür Ervin Laszlo , sosyal değişimi açıklarken geleceğin nasıl şekillenebileceğine dair öngörülerde bulunmuş ve zamanın dairesel, spiral, doğrusal veya kaotik bir şekilde ilerleyebildiğini tartışmıştır. Basitçe ifade etmek gerekirse, Lazslo’nun teorileri tarihin tekerrür mü ettiği, yoksa tekâmül ederek mi ilerlediği sorusuna odaklanır. Bu bağlamda tarih yalnızca geçmişin bir yansıması değil, aynı zamanda geleceğe dair ipuçları sunan dinamik bir süreçtir . Nitekim tarih, helezon biçiminde gelişmekte; geçmişte yaşanan bazı olaylar, benzer koşullarda tekrar etse de her defasında farklı bir biçim alarak ilerlemektedir. Bu bakış açısıyla, geçmiş sadece anlaşılması gereken bir olgu değil, aynı zamanda bugünü kavramak ve geleceğe yön vermek için bir rehber olarak değerlendirilmelidir. Tarihi sadece devletler arasındaki ilişkiler bütünü olmaktan çıkaran mikro tarih anlatımının etkisi üzerinde daha ö...

NUR BABA - YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU

KİTAP ADI: NUR BABA YAZAR: YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU Din, insanın kendi kimliğini belirlemesindeki en önemli unsurlardan bir tanesidir. Bireyin inanç ile ilgili duruşu, ‘ben kimim/neyim?’ sorusuna verilen cevabı tamamladığı için önemlidir. Dinin dogmatik niteliği düşünülürse, kişinin inancını tanımlaması, kimliğin belki de en hassas göstergeleri arasında yer almasına sebebiyet vermektedir. Zira bireyin kendisini bağlı hissettiği din, bireyin hayat tarzını derinden etkilemekte, değiştirilmesi pek tercih edilmemekte veya değiştirildiğinde psikolojik ve sosyal etkisi göz ardı edilemeyecek seviyede olabilmektedir. Aslında bu yazının kaleme alınması Reza Aslan’ın ‘Zelot’ ve Richard Dawkins’in ‘Tanrı Yanılgısı’ eserlerinden sonra tasarlanmış olmasına rağmen, daha ziyade Hıristiyanlık eleştirisi olarak kategorize edilebilecek bu kitapların ardındansa, içinde bulunduğumuz topluma daha içkin olan dine dair bir kitap olan Yakup Kadri’nin ‘Nur Baba’ eserinden sonraya denk getirilmiştir. Nit...

GULAG TAKIMADALARI - ALEXANDER SOLJENITSIN

KİTAP ADI:  GULAG TAKIMADALARI YAZAR: ALEXANDER SOLJENITSIN Kıt kaynakların etkin bir şekilde kullanımı olarak tanımlanan iktisat, hiç şüphesiz toplumsal hayatın merkezinde olan bir kavramdır. Eğitim düzeyi fark etmeksizin her insan, günlük hayatında ‘iktisat etmek’ veya ‘ekonomi yapmak’ gibi terimleri sürekli kullanmaktadır. Ekonomi, sosyolojik ve psikolojik parametreleri etkilediği gibi siyasi hayatta da kendisine sürekli atıf yapılan bir mefhumdur. Demokrasilerde seçimler öncesinde bu minvalde vaatlerde bulunulmasının nedeni budur. Yine vatandaşların da ekonomiyle ilgili vaatlere daha fazla önem vermesi bu şekilde açıklanabilir. Gündelik kullanımı bu denli yaygın olan bir kavram, elbette ki akademik tartışmalara da ilham vermiştir. Adam Smith, Karl Marx, John M. Keynes, David Ricardo gibi günümüzde dahi atıfta bulunulan teorisyenler, hayatı farklı ekonomik perspektiflerden değerlendirmişlerdir. Artı değer, emek değer teorisi, emeğin sömürüsü, görünmez el, karma ekonomi, vb. kavr...