Ana içeriğe atla

BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK - HARPER LEE




KİTAP ADI:

BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK

YAZAR:

HARPER LEE

Genel Bakış

“Siyasi doğruculuk (political correctness)” son dönemde ortaya atılan bir kavramdır. Bir konu veya olayın tanımının yapılırken herhangi bir dini, siyasi veya etnik grubu ve farklı kültürel eğitime ve cinsel yönelime sahip insanları rencide etmememiz gerektiğine vurgu yapmaktadır.

Bu konudaki en köklü tartışma, siyahi ırka mensup kişilerin nasıl bir nitelemeye tabi tutulacağıdır ki hali hazırda uluslararası bir konsensüse ulaşıldığı söylenemez. Günümüzde ise benzer bir durum, cinsel yönelim bağlamında LGBT+ bireyler için gündemdedir.

Burada üzerinde durulması gereken husus, bahsi geçen tanımlamanın nasıl yapıldığıdır. ‘Zencilerden iyi basketbolcu olur’ ya da ‘çekik gözlüler karate bilirler’ önermesi rahatsızlık yaratmazken ‘Müslümanlar teröristtir’ şeklindeki bir cümle can sıkıcı etki yaratabilir. Kişileri değerlendirirken bu türden genellemelerin yapılması bizi hatalı sonuçlara götürebilir. Yine aynı şekilde davranışsal özelliklerin kalıtsal olarak aileden geldiği tezi de günümüz toplumlarında bile içine düşülen bir hatadır. ‘Ön tekerlek nereye giderse arka tekerlek oraya gider’, ‘armut dibine düşer’ veya ‘anasına bak, kızını al’ gibi atasözleri bu düşünce sistematiğinin kökenlerinin ne kadar eskiye gidebildiğini göstermesi bakımından manidardır.

Şurası bir gerçektir ki yakın aile ve akrabaları arasında suça karışanların olması, kişileri toplum nezdinde zor duruma sokabilmektedir. Babası katil olan, oğlu hırsızlık yapan veya ablası fuhşa bulaşan kişilere toplumda negatif bakış oluşması maalesef gerçektir. Ancak bu durum, eğer dindar bir kişiyseniz sizi günahın kollarına atmakta, materyalist bir dünya görüşüne sahipseniz suçun şahsiliği prensibine aykırı olarak vicdan azabına sürükleyecektir.

Çocuk bakış açısı burada bize bir çıkış noktası sunmaktadır. Olaylara ve kişilere çocuk masumiyetiyle yaklaşmak, muhataplarımız arasında fiziksel farkları saydamlaştıracaktır. Çocukların oyun arkadaşlarını seçerken ırk ve fiziksel görünüşe ne kadar kayıtsız kaldığını gözlemlemek bize iyi gelecektir.

Kitap Hakkında

Harper Lee’nin bu muhteşem ve ödüllü yapıtı, babaları avukat olan iki kardeşin gözünden komşularının ve toplumsal olayların değerlendirmesini yapmaktadır.

Çocukların iç dünyasını berrak bir dille betimlerken yazarımız, çocukken çekindiğimiz komşumuz, ebeveynlerimizden azar işitmemek için yaptığımız çılgınlıklar, aldığımız riskler ve her babanın kahraman olması gibi temalarla bize empati şansı sunmaktadır.

Toplumdaki kategorileşmenin nasıl otomatik olarak oluştuğu, azınlıklara nasıl acımasızca davranıldığı ve hatta azınlık gruplarının da kendilerini konsolide etmek için çoğunluk gruba ters ayrımcılık yapıldığı düzgün bir şekilde örneklendirilmiştir. Öte yandan uzak bir coğrafyadaki ezilen halkların dertleriyle dertlenen kişilerin nasıl yakınındaki mazlumlara kayıtsız kaldıkları da gösterilmiştir.

‘Bülbülü Öldürmek’ sadece Amerikan yargı sisteminde ve toplumundaki ırk sorunsalını anlatmakla kalmamakta, aynı zamanda cinsiyetçi davranışları da ince bir şekilde hicvetmektedir. Kadının toplumdaki rolünün kız çocuklarına nasıl küçük yaşlardan itibaren, hem de bizatihi kadınlar tarafından empoze edildiği ifşa etmektedir.

Bunların dışında kitaptaki kahramanların isimlerinin bilinçli bir şekilde seçildiğini düşünüyorum. Örneğin ‘Atticus’ karakteri, Stoacı ilkeleri benimseyen Herodes Atticus’tan esinlenmiştir. Yine Ewell ailesinin İngilizce kelime oyunu yapılarak ‘evil-kötücül’den türetildiği de ortadadır.

Kitabın 1960 yılında basıldığı düşünüldüğünde, kendi dönemi itibariyle oldukça güncel bir konuda yazılmış iddialı bir eser olduğu görülecektir.  Montgomery Otobüs Eylemi ve sonrasındaki siyasi hareketler hakkında yapılacak kısa bir araştırma, okuyucuyu aydınlatmak için yeterli olacaktır. Elinizdeki kitap, Jim Crow yasalarına karşı Martin Luther King ve arkadaşlarının aktivizmini destekler mahiyettedir.

Yazar ayrıca kendisini demokrat ve dindar olarak tanımlayanların nasıl aynı dine mensup siyahilere şiddet uygulayabildiğini, Nazi iktidarının beyaz ırka mensup Yahudilere soykırım uygulamasıyla kıyaslayarak mantıklı bir alegori yapmıştır.

Sonuç

Kitabın sonu aslında en başında ifade edilmesine rağmen anlatım bütünlüğü okuyucuyu büyülemektedir. Konular arasındaki geçişkenlik rahatsız etmemektedir.

Ülker İnce’nin şahane tercümesini de zikrettikten sonra bu kitabı herkesin erken yaşlarda okumasını tavsiye ediyoruz. Ancak gerekli tarihi bilgilerin edinildikten sonra ikinci bir okumanın yetişkinlere de önerildiğini vurguluyoruz.

 

Yorumlar

  1. Çok güzel bir dille ozetlenmis. Merak uyandırıyor kitaba dair. Kendi fikirlerini de (ilk kısım genel yorumlarin diye anladim) olayın içine çekecek şekilde yazmışsın. Kitaba dair merak uyandıran kısım orada başlıyor ve tarihsel örnekler de buna katkı sunuyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBASTIAN HAFFNER - BİR ALMAN’IN HİKAYESİ

KİTAP ADI: BİR ALMAN’IN HİKAYESİ YAZAR: SEBASTIAN HAFFNER Macar asıllı ünlü düşünür Ervin Laszlo , sosyal değişimi açıklarken geleceğin nasıl şekillenebileceğine dair öngörülerde bulunmuş ve zamanın dairesel, spiral, doğrusal veya kaotik bir şekilde ilerleyebildiğini tartışmıştır. Basitçe ifade etmek gerekirse, Lazslo’nun teorileri tarihin tekerrür mü ettiği, yoksa tekâmül ederek mi ilerlediği sorusuna odaklanır. Bu bağlamda tarih yalnızca geçmişin bir yansıması değil, aynı zamanda geleceğe dair ipuçları sunan dinamik bir süreçtir . Nitekim tarih, helezon biçiminde gelişmekte; geçmişte yaşanan bazı olaylar, benzer koşullarda tekrar etse de her defasında farklı bir biçim alarak ilerlemektedir. Bu bakış açısıyla, geçmiş sadece anlaşılması gereken bir olgu değil, aynı zamanda bugünü kavramak ve geleceğe yön vermek için bir rehber olarak değerlendirilmelidir. Tarihi sadece devletler arasındaki ilişkiler bütünü olmaktan çıkaran mikro tarih anlatımının etkisi üzerinde daha ö...

NUR BABA - YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU

KİTAP ADI: NUR BABA YAZAR: YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU Din, insanın kendi kimliğini belirlemesindeki en önemli unsurlardan bir tanesidir. Bireyin inanç ile ilgili duruşu, ‘ben kimim/neyim?’ sorusuna verilen cevabı tamamladığı için önemlidir. Dinin dogmatik niteliği düşünülürse, kişinin inancını tanımlaması, kimliğin belki de en hassas göstergeleri arasında yer almasına sebebiyet vermektedir. Zira bireyin kendisini bağlı hissettiği din, bireyin hayat tarzını derinden etkilemekte, değiştirilmesi pek tercih edilmemekte veya değiştirildiğinde psikolojik ve sosyal etkisi göz ardı edilemeyecek seviyede olabilmektedir. Aslında bu yazının kaleme alınması Reza Aslan’ın ‘Zelot’ ve Richard Dawkins’in ‘Tanrı Yanılgısı’ eserlerinden sonra tasarlanmış olmasına rağmen, daha ziyade Hıristiyanlık eleştirisi olarak kategorize edilebilecek bu kitapların ardındansa, içinde bulunduğumuz topluma daha içkin olan dine dair bir kitap olan Yakup Kadri’nin ‘Nur Baba’ eserinden sonraya denk getirilmiştir. Nit...

GULAG TAKIMADALARI - ALEXANDER SOLJENITSIN

KİTAP ADI:  GULAG TAKIMADALARI YAZAR: ALEXANDER SOLJENITSIN Kıt kaynakların etkin bir şekilde kullanımı olarak tanımlanan iktisat, hiç şüphesiz toplumsal hayatın merkezinde olan bir kavramdır. Eğitim düzeyi fark etmeksizin her insan, günlük hayatında ‘iktisat etmek’ veya ‘ekonomi yapmak’ gibi terimleri sürekli kullanmaktadır. Ekonomi, sosyolojik ve psikolojik parametreleri etkilediği gibi siyasi hayatta da kendisine sürekli atıf yapılan bir mefhumdur. Demokrasilerde seçimler öncesinde bu minvalde vaatlerde bulunulmasının nedeni budur. Yine vatandaşların da ekonomiyle ilgili vaatlere daha fazla önem vermesi bu şekilde açıklanabilir. Gündelik kullanımı bu denli yaygın olan bir kavram, elbette ki akademik tartışmalara da ilham vermiştir. Adam Smith, Karl Marx, John M. Keynes, David Ricardo gibi günümüzde dahi atıfta bulunulan teorisyenler, hayatı farklı ekonomik perspektiflerden değerlendirmişlerdir. Artı değer, emek değer teorisi, emeğin sömürüsü, görünmez el, karma ekonomi, vb. kavr...