Ana içeriğe atla

SULTANIN CASUSLARI - EMRAH SAFA GÜRKAN

 

KİTAP ADI:

SULTANIN CASUSLARI

YAZAR:

EMRAH SAFA GÜRKAN

Genel Bakış

Emrah Safa Gürkan, özellikle son birkaç yıldır internette yoğun bir şekilde aranan tarihçilerden biridir. Oldukça genç yaşına karşın profesör unvanını alan ve verimli bir şekilde çalışmalarına devam eden uluslararası ün sahibi bir akademisyenimizdir. Birçok Batı diline hakimiyeti ve arşivlerde yaptığı spesifik çalışmaları, yazarın farklı dillerdeki eserlerini seçkin ve alanında kritik bir kaynak haline getirmektedir. Sosyal medyada takipçi sayısı fazla olan Gürkan, kendi alanındaki akademisyenler tarafından popülizmle suçlansa da, özellikle genç kuşağa tarihi sevdirdiği, araştırma ruhunu aşıladığı ve daha entelektüel bir yaklaşım sunduğu görülmektedir. Yazarın esas amacı, öğrenme sürecinin yaşam boyu devam etmesi ve araştırma sistematiğinin bireylerce benimsenmesidir.

Bilindiği üzere tarih, sadece bizden önce yaşayan millet ve medeniyetlerin yaşadıklarının kronolojik olarak anlatımından ibaret değildir; en azından salt bu şekilde algılanması bir sorunsala işaret etmektedir. Tarih, günümüzü daha iyi algılamak için kullandığımız yegane sosyal bilimler laboratuvarıdır. ‘Tarih tekerrürden ibarettir’ klişesinin yerine, ‘geçmişten ders alma’ modülünün faaliyete geçirilmesidir. Ancak bu bahsedilen hedefe ulaşılması için hangi yöntemlerden ve araçlardan faydalanıldığını sorgulamalıyız.

Herkesin tarihi bilmesi ve anlaması önemli olsa da bunun popüler kültürün bir objesi olarak lanse edilmesi ve hatta öğrenme kaynağının görsel-işitsel vasıtalarla sınırlı kalması, çoğu zaman yetersiz ve yanlıştır. İnsanın öğrenme sürecinin görerek ve duyarak daha hızlı olduğuyla ilgili bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Bununla beraber okuma yolu ile elde edilen bilginin daha uzun süreli akılda kaldığı da bir gerçektir.

Burada okuma faaliyetinin pazarlamasını yapmayı amaçlamıyorum; ancak bilginin en sağlam keşfedilme/edinilme yolunun bu şekilde olduğunu savunuyorum.

Emrah Safa Gürkan’ın da işaret ettiği gibi kendisinin kitapları, konuya giriş olarak algılanmalı ve kitaplarının sonundaki okuma listesi tavsiyelerine de yönelmelidir. 

Yazarın bu kitabı, kendisinin doktora tezidir. Akademik kitap okumamış veya bu tür kitapları okumaktan hoşlanmayan kişilerin, yazarın popülerliğine kanıp hayal kırıklığına uğramaları yüksek olasılıktır. Bu bağlamda Gürkan’ın son iki kitabı (Bunu Herkes Bilir ve Ezbere Yaşayanlar), daha kolay bir okuma keyfi sunabilir.

Kitap Hakkında

Herkes kabul etmelidir ki dünyada medeniyet belli bir seviyeye geldiyse bunda Akdeniz havzası aslan payını almayı hak etmektedir. Kadim ticaret yollarının geçtiği ve farklı kültürlerin dünyanın hiçbir bölgesinde olmadığı kadar bir arada yaşadığı bu coğrafya, ekonomi ve siyaset gibi kültürün ve bilginin de merkezidir.

Doğal olarak bu süreç sancılı olmuş ve savaşlardan da kaçınılamamıştır. Bölgenin büyük güçleri, gerek kara gerekse de deniz savaşları ile karşı karşıya gelmiştir. Ancak tahmin edilebilir ki savaş masraflı bir aktivitedir. Sonuçta galibiyet alınması ihtimali olsa da kazanılanın yıkıcı bir 'Pirus Zaferi' olması dikkate alınması gereken bir noktadır. Bu nedenle savaş, tercih edilebilecek son araçtır. Kralların ve imparatorların ciddi bir maddi külfetin altına girdiği, önemli bazı gelirlerini gözden çıkardığı veya aristokrat ailelerden bazı siyasi ödünler karşılığında borç aldığını düşünürsek zaferden emin olunmayan bir savaştan kaçınılması elzemdir.

Hal böyleyken günümüzde çok kullanılan 'vekalet savaşları' (proxy wars) o dönemde farklı bir şekilde cereyan etmektedir. İşte bu gergin ortamda casuslar kritik bir konuma haiz olmuşlardır. Düşmanın ordusunun mevcudu, teknolojik imkanları, savunma ve hücum kabiliyetleri, zayıf ve güçlü yanları gibi bilgilerin fiziki karşılaşmadan önce bilinip buna göre vaziyet alınmasının ne derece önemli olduğu bu durumda daha iyi anlaşılabilir.

Elinizdeki kitapta şimdiki gibi teknolojik altyapının olmadığı ve iletişim kanallarının sınırlı kaldığı dönemlerde haberleşmenin nasıl yapıldığıyla ilgili faydalı bilgileri bulabilirsiniz. İster devşirme olsun isterse mühtedi, birçok dile ve kültüre hakim casusların nasıl ve ne dereceye kadar bilgi üretebildiğini kitapta takip etme şansına sahip olabilirsiniz. Arşiv belgelerinden tarihteki önemli casusluk örneklerini de takip ederek ayrıntı bilgiye ulaşabilirsiniz. Yine çift taraflı casusluk hikayeleri ve Papalık ile engizisyon hakkında çarpıcı bilgiler, kitabın okunabilirliğini arttıran hususlardandır.

'Casusluk' ana tema olsa da kitap boyunca kültürler arası iletişimin bahsi geçen dönemlerde sanıldığından daha aktif olduğunu takip edebilirsiniz. Hatta 'din' kavramının nasıl geçirgen bir karaktere ve üzerinden avantaj elde edilecek bir değere büründüğünü görebilirsiniz. Müslüman bir gemide oldukça kritik pozisyonlara haiz bir gayrimüslimin getirdiğini okuduğunuzda, İslam'a geçmiş bir mühtedinin baba dinine dönmekte zorluk çekmediğini veya Engizisyondan kaçmak için esas dinini rahatlıkla reddedebildiğini takip ederken şaşırmayacaksınız.

Dil bilmekle farklı dil ve kültürlere aşina kişilerin ne denli kritik öneme haiz olduklarını eserin bilumum yerinde takip edebilirsiniz. Varlığıyla gurur duyulan birçok denizcimizin hem kendi geçmişleri hem de mürettebatlarının kültürel mozaiğini fark edince 'fetih' ve 'cihat' gibi kelimelerin anlamlarına yönelik sorgulamalara  varabilirsiniz.

Sonuç

'Sultanın Casusları' belirli bir döneme odaklanmış akademik tarih kitabıdır. Konuya ilgi duyan akademisyen olmayan kişilerin okuması için kolaylaştırılsa da bazı bilgilerin okuyucunun zihninde tamamlanması için ekstra okumaların yapılması gerekebilir. Yazarın kaynakça ve metin içinde atıfta bulunduğu eserlerde okunursa daha keyifli bir pratiğe erişim sağlanabilir.

Emrah Safa Gürkan, içinde yaşadığımız bu çağda son derece önemli bir akademisyen ve alanındaki diğer duayen isimler kadar ve hatta onlardan daha da derin izler bırakacak bir tarihçidir. Kendisinin bu kitabının yanı sıra tüm diğer kitaplarının okunması şiddetle tavsiye edilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBASTIAN HAFFNER - BİR ALMAN’IN HİKAYESİ

KİTAP ADI: BİR ALMAN’IN HİKAYESİ YAZAR: SEBASTIAN HAFFNER Macar asıllı ünlü düşünür Ervin Laszlo , sosyal değişimi açıklarken geleceğin nasıl şekillenebileceğine dair öngörülerde bulunmuş ve zamanın dairesel, spiral, doğrusal veya kaotik bir şekilde ilerleyebildiğini tartışmıştır. Basitçe ifade etmek gerekirse, Lazslo’nun teorileri tarihin tekerrür mü ettiği, yoksa tekâmül ederek mi ilerlediği sorusuna odaklanır. Bu bağlamda tarih yalnızca geçmişin bir yansıması değil, aynı zamanda geleceğe dair ipuçları sunan dinamik bir süreçtir . Nitekim tarih, helezon biçiminde gelişmekte; geçmişte yaşanan bazı olaylar, benzer koşullarda tekrar etse de her defasında farklı bir biçim alarak ilerlemektedir. Bu bakış açısıyla, geçmiş sadece anlaşılması gereken bir olgu değil, aynı zamanda bugünü kavramak ve geleceğe yön vermek için bir rehber olarak değerlendirilmelidir. Tarihi sadece devletler arasındaki ilişkiler bütünü olmaktan çıkaran mikro tarih anlatımının etkisi üzerinde daha ö...

NUR BABA - YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU

KİTAP ADI: NUR BABA YAZAR: YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU Din, insanın kendi kimliğini belirlemesindeki en önemli unsurlardan bir tanesidir. Bireyin inanç ile ilgili duruşu, ‘ben kimim/neyim?’ sorusuna verilen cevabı tamamladığı için önemlidir. Dinin dogmatik niteliği düşünülürse, kişinin inancını tanımlaması, kimliğin belki de en hassas göstergeleri arasında yer almasına sebebiyet vermektedir. Zira bireyin kendisini bağlı hissettiği din, bireyin hayat tarzını derinden etkilemekte, değiştirilmesi pek tercih edilmemekte veya değiştirildiğinde psikolojik ve sosyal etkisi göz ardı edilemeyecek seviyede olabilmektedir. Aslında bu yazının kaleme alınması Reza Aslan’ın ‘Zelot’ ve Richard Dawkins’in ‘Tanrı Yanılgısı’ eserlerinden sonra tasarlanmış olmasına rağmen, daha ziyade Hıristiyanlık eleştirisi olarak kategorize edilebilecek bu kitapların ardındansa, içinde bulunduğumuz topluma daha içkin olan dine dair bir kitap olan Yakup Kadri’nin ‘Nur Baba’ eserinden sonraya denk getirilmiştir. Nit...

GULAG TAKIMADALARI - ALEXANDER SOLJENITSIN

KİTAP ADI:  GULAG TAKIMADALARI YAZAR: ALEXANDER SOLJENITSIN Kıt kaynakların etkin bir şekilde kullanımı olarak tanımlanan iktisat, hiç şüphesiz toplumsal hayatın merkezinde olan bir kavramdır. Eğitim düzeyi fark etmeksizin her insan, günlük hayatında ‘iktisat etmek’ veya ‘ekonomi yapmak’ gibi terimleri sürekli kullanmaktadır. Ekonomi, sosyolojik ve psikolojik parametreleri etkilediği gibi siyasi hayatta da kendisine sürekli atıf yapılan bir mefhumdur. Demokrasilerde seçimler öncesinde bu minvalde vaatlerde bulunulmasının nedeni budur. Yine vatandaşların da ekonomiyle ilgili vaatlere daha fazla önem vermesi bu şekilde açıklanabilir. Gündelik kullanımı bu denli yaygın olan bir kavram, elbette ki akademik tartışmalara da ilham vermiştir. Adam Smith, Karl Marx, John M. Keynes, David Ricardo gibi günümüzde dahi atıfta bulunulan teorisyenler, hayatı farklı ekonomik perspektiflerden değerlendirmişlerdir. Artı değer, emek değer teorisi, emeğin sömürüsü, görünmez el, karma ekonomi, vb. kavr...