Ana içeriğe atla

PEYNİR VE KURTLAR - CARLO GINZBURG


KİTAP ADI:

PEYNİR VE KURTLAR

YAZAR:

CARLO GINZBURG

Genel Bakış

Eski Mısır ve Roma gibi tarihin kadim imparatorlukları, devlet arşivleri konusunda oldukça titiz davranmışlardır. Arşivler, tarihi olayların nasıl geliştiği ve sonrasıyla ilgili bilgiler vermesi bakımından gelecek kuşaklara aktarılacak değerli hazinelerden bir tanesi olarak telakki edilmiştir.

Anlaşma metinleri, devletler arası mektuplaşmalar, devlet içindeki yazışmalar ve yapılan kanunların orijinal metinlerinin yanı sıra tutulan günlükler, şahsi mektuplar, mahkeme kayıtları ve hatta arkeolojik ve görsel diğer materyaller de tarihi belge niteliğindedir. Tarih bilimi, bu belgeler üzerinden yorumlar yaparak geçmişi anlamlandırma çabasıdır. Geçmiş olaylar, yer ve zaman gibi kriterlere göre sınıflandırılarak büyük aktörlere odaklanmak suretiyle incelenmektedir.

Yukarıda bahsedilen klasik tarih anlayışının yanı sıra daha küçük topluluklara ve bireylere odaklanarak daha geniş çözümlemeler yapılmasına uğraşan mikro tarih yaklaşımı oldukça ilgi çekicidir. Sadece basit bir vaka incelemesi olmamakla birlikte daha geniş sonuçlara ulaşmaya çalışarak bir nevi tümevarım yapılmaktadır. (Dersim İsyanı’nın yerel dinamiklerinin incelenmesi veya İznik’in Müşküle Köyü’nün siyasi analizi gibi çalışmalar bu kapsamda değerlendirilebilir.) Küçük bir bölgede vukuu bulmasına rağmen büyük bir coğrafyayı etkileyen bu türden analizler, tarihi derinlemesine okumak isteyenlere tavsiye edilmektedir.

Öte yandan Türklerde resmi tarih yazıcılığının devletin üst kademelerine odaklanan sınırlı bir yapısı bulunduğundan, bu kitap gibi çalışmaların yapılmasının zorluğu vurgulanmalıdır. Türklerde, Tanzimat öncesine kadar sadece padişah ve hanedanın etrafındaki vakanüvisler aracılığıyla bazı bilgilere ulaşılmaktadır ki güvenilirlik ve objektiflik anlamında sorgulanmaya muhtaçtır. Bunun dışında şer’iyye sicilleri ve noter olarak da görev yapan kadıların sicilleri Osmanlı aile ve toplum yapısı hakkında bilgi veren en değerli arşiv kaynaklarıdır.

Kitap Hakkında

Engizisyon, aslında ‘soruşturma’ anlamına gelen Latince bir kelime olmasına rağmen terim anlamı itibariyle daha çok Katolik Kilisesi tarafından sapkınlara karşı oluşturulan yargılama süreçleri olarak algılanmaktadır. Daha çok Hıristiyan toplumu içerisinde dinden sapan ve din dışı fikirlerle halkı etkilediği düşünülen kişi ve gruplara yönelik faaliyetler yapmışlardır.

Tarih boyunca Galileo, Copernicus, Giordano Bruno, Tommaso Campanella gibi tanınmış şahsiyetler de kilise doktrinlerine aykırı söylemleri dolayısıyla yargılamalara tabi tutulmuşlardır. Bir dogma olan dinin kendini modern koşullara adapte etmesi elbette beklenmez ancak yeni peyda olan konulara yönelik tutarlı bir açıklama getirmesi istenecektir. Yeni bilimsel gelişmelere yönelik kilise veya din kurumu, kendi doktrinlerini değiştirmek yerine buna şiddetle karşılık vermiş ve toplumu bu şekilde konsolide etmeyi tercih etmiştir.

Ancak Roma Engizisyonunun 16. yüzyıldaki en büyük derdini, Luther tarafından Katolikliğe getirilen eleştiriler ve Protestanlık adını verdiği mezhep oluşturmuştur. Kilisenin en çok çalıştığı yerden ve bizzat kurum içindeki bir din adamından gelen bu sorulara hazırlıksız yakalanılmıştır. Trento Konsili ile bu konulara odaklanılarak bir nevi Protestanlığa yanıt aranmasına karşın yeni mezhebin yayılmasına engel olunamamıştır.

Elinizdeki kitap ‘Peynir ve Kurtlar’, yukarıdaki konuların temel alındığı bir ortamda, din dışı fikirleri olan bir değirmencinin hikayesini anlatmaktadır. Katolikliğin teslis, yeniden dirilme, endüljans, günah çıkarma gibi dogmalarına karşı argümanlar ileri süren bu değirmenci, aynı zamanda Tanrı, melekler, Hz. İsa ve kutsal ruh hakkında da aykırı görüşlerini toplum içerisinde sıralamıştır. Engizisyonun olaya müdahil olmasıyla Domenico Scandella (ya da bilinen ismiyle Menocchio) yargılanmış ve sonunda ölüm cezasına çarptırılmıştır.

Aslında olayın geçtiği yer olan İtalya ile kahramanın işyeri olan değirmen arasında bir ilişki kurulabilir. Asya ve İslam medeniyetleriyle ticaret dolayısıyla en çok ilişki kuran İtalyan milletleri nasıl Rönesans’a ev sahipliği yapmışsa, toplumun farklı kesimlerinden üreticilerin ürünlerini öğütmek üzere gelip birbirleriyle etkileşime girdiği değirmenler de fikirlerin yayıldığı küçük merkezler olarak işlev görmüşlerdir.

Gerçek bir olay olan Menocchio davasının sanığı, eğitim almamış bir değirmenci olup kendisi bazı aykırı fikirleri olan kişilerle tanışmış ve bazı kitapları okuyup kendisine göre yorumlayarak sonuçlara ulaşmıştır.

Mikro tarihin önemli isimlerinden olan Ginzburg, Menocchio’yu eline geçen kitapları okuyup yanlış bir şekilde yorumlayan bir meczup olarak göstermiştir. Görüşlerinin Kuran-ı Kerim, İbn-i Sina, Platon, İbn-i Rüşt ve Ovidius’a dayandığı iddia edilse de Menocchio’nun düşünceleri oldukça karmaşık ve çelişkilidir. Herhangi bir kişinin görüşlerinin bedelini hayatını kaybetmesi fikrini reddetmekle birlikte, kendine has bir konjonktürü olan 16. yüzyıl gibi erken bir tarihte bir şahsın ‘kafir’ ilan edilmesinin hazin bir hikaye olarak telakki edilmesi gerekmektedir.

Sonuç

Mikro tarihin en önemli isimlerinden Carlo Ginzburg’un bu kitabı, hem o dönemin toplumsal yapısının anlaşılması hem de kilisenin halk üzerinde ne kadar baskın olduğunun kavranması için oldukça önemli bir eserdir.

Her ne kadar Katolik teoloji anlayışı konusuna yabancı okuyucular kitabın belli bölümlerinde kendilerini kaybetmiş hissedebilecek olsalar da metin, yeni okuma alanları açma potansiyelini barındırmaktadır.

Görüşleri Hıristiyanlıkla derin ayrıma düşen Menocchio’nun İslam’dan etkilendiğini ve hatta panteist bir hayat görüşüne sahip olduğunu söyleyerek bu kitabı okumanın keyifli bir aktivite olacağını düşünüyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBASTIAN HAFFNER - BİR ALMAN’IN HİKAYESİ

KİTAP ADI: BİR ALMAN’IN HİKAYESİ YAZAR: SEBASTIAN HAFFNER Macar asıllı ünlü düşünür Ervin Laszlo , sosyal değişimi açıklarken geleceğin nasıl şekillenebileceğine dair öngörülerde bulunmuş ve zamanın dairesel, spiral, doğrusal veya kaotik bir şekilde ilerleyebildiğini tartışmıştır. Basitçe ifade etmek gerekirse, Lazslo’nun teorileri tarihin tekerrür mü ettiği, yoksa tekâmül ederek mi ilerlediği sorusuna odaklanır. Bu bağlamda tarih yalnızca geçmişin bir yansıması değil, aynı zamanda geleceğe dair ipuçları sunan dinamik bir süreçtir . Nitekim tarih, helezon biçiminde gelişmekte; geçmişte yaşanan bazı olaylar, benzer koşullarda tekrar etse de her defasında farklı bir biçim alarak ilerlemektedir. Bu bakış açısıyla, geçmiş sadece anlaşılması gereken bir olgu değil, aynı zamanda bugünü kavramak ve geleceğe yön vermek için bir rehber olarak değerlendirilmelidir. Tarihi sadece devletler arasındaki ilişkiler bütünü olmaktan çıkaran mikro tarih anlatımının etkisi üzerinde daha ö...

NUR BABA - YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU

KİTAP ADI: NUR BABA YAZAR: YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU Din, insanın kendi kimliğini belirlemesindeki en önemli unsurlardan bir tanesidir. Bireyin inanç ile ilgili duruşu, ‘ben kimim/neyim?’ sorusuna verilen cevabı tamamladığı için önemlidir. Dinin dogmatik niteliği düşünülürse, kişinin inancını tanımlaması, kimliğin belki de en hassas göstergeleri arasında yer almasına sebebiyet vermektedir. Zira bireyin kendisini bağlı hissettiği din, bireyin hayat tarzını derinden etkilemekte, değiştirilmesi pek tercih edilmemekte veya değiştirildiğinde psikolojik ve sosyal etkisi göz ardı edilemeyecek seviyede olabilmektedir. Aslında bu yazının kaleme alınması Reza Aslan’ın ‘Zelot’ ve Richard Dawkins’in ‘Tanrı Yanılgısı’ eserlerinden sonra tasarlanmış olmasına rağmen, daha ziyade Hıristiyanlık eleştirisi olarak kategorize edilebilecek bu kitapların ardındansa, içinde bulunduğumuz topluma daha içkin olan dine dair bir kitap olan Yakup Kadri’nin ‘Nur Baba’ eserinden sonraya denk getirilmiştir. Nit...

GULAG TAKIMADALARI - ALEXANDER SOLJENITSIN

KİTAP ADI:  GULAG TAKIMADALARI YAZAR: ALEXANDER SOLJENITSIN Kıt kaynakların etkin bir şekilde kullanımı olarak tanımlanan iktisat, hiç şüphesiz toplumsal hayatın merkezinde olan bir kavramdır. Eğitim düzeyi fark etmeksizin her insan, günlük hayatında ‘iktisat etmek’ veya ‘ekonomi yapmak’ gibi terimleri sürekli kullanmaktadır. Ekonomi, sosyolojik ve psikolojik parametreleri etkilediği gibi siyasi hayatta da kendisine sürekli atıf yapılan bir mefhumdur. Demokrasilerde seçimler öncesinde bu minvalde vaatlerde bulunulmasının nedeni budur. Yine vatandaşların da ekonomiyle ilgili vaatlere daha fazla önem vermesi bu şekilde açıklanabilir. Gündelik kullanımı bu denli yaygın olan bir kavram, elbette ki akademik tartışmalara da ilham vermiştir. Adam Smith, Karl Marx, John M. Keynes, David Ricardo gibi günümüzde dahi atıfta bulunulan teorisyenler, hayatı farklı ekonomik perspektiflerden değerlendirmişlerdir. Artı değer, emek değer teorisi, emeğin sömürüsü, görünmez el, karma ekonomi, vb. kavr...