KİTAP ADI:
BUNU HERKES BİLİR
YAZAR:
EMRAH SAFA GÜRKAN
Genel
Bakış
Tarih,
sosyal bilimler içerisinde insanların üzerinde en çok tartışma yaptıkları
alanlardan bir tanesidir. Bunun nedeni tarihin sadece belirli bir takvim yılı
içerisinde gerçekleşmiş olayların yorumlanmadan aktarılması değildir.
Tartışmanın çıkmasının en bariz sebebi, deterministik yaklaşımın insan zihninde
otomatik olarak yer almış olmasıdır. Herhangi bir olayın aktarımında sadece bu
konuyla ilgili kalmayıp bunun nedenleri ve sonuçları üzerinde objektif bir
şekilde kafa yorulması, bizim tarihi anlamamızı kolaylaştırır.
Burada
‘post hoc ergo propter hoc’ (bundan
sonra, demek ki bundan dolayı) yanılsamasına düşülmeden düşüncelerimizi ifade
etmek amacındayız. Tarih birbirini takip eden olaylar dizisidir ancak bunlar
arasında kurulacak neden-sonuç ilişkisinde itinalı davranılmalıdır. Aynı
zamanda farklı coğrafyalarda eşzamanlı gerçekleşen olayları kıyaslamalı olarak
hesaba katmak daha anlamlı sonuçlara ulaşmamız için bizlere yardımcı olacaktır.
Olayların yanı sıra ana aktörlerin (kral, general, başbakan, vb.) kendi tutum
ve hırslarını da değerlendirme sürecinize dahil etmelisiniz.
Yıllar,
bazen asırlar önce, vuku bulmuş olayların yukarıda anlatıldığı gibi yorumlanabilmesi
elbette akademik bilgi birikiminin yanı sıra objektif bir zihni de
gerektirmektedir. Yaşanmış ve üzerinden yıllar geçmiş olayların yorumlanmasının
bireylerin siyasi görüşlerinden etkilendiği dikkate alınmalıdır. Burada
yapılması gereken şey, olayları kendi görüşümüzü doğrulayacak şekilde büken bir
yaklaşım sergilememektir. Siyasi görüşümüze ya da hayata bakışımıza kutsiyet
atfedercesine yüceltilmesi bizi tarihi yanlış anlamaya götürebilir. Bu bağlamda
tarihi olaylar hakkında okumaların yoğun ve değişik kaynaklardan yapılmasının
önemi ortaya çıkmaktadır.
Yakın
tarihte üzerinde hali hazırda uzlaşılamayan ve hiçbir şekilde de orta yolun
bulunamayacağı olaylar bulunmaktadır. Atatürk’ün Samsun’a çıkışından önce
Sultan Vahdettin ile görüşüp Anadolu’da silahlı direnişi örgütlemesi için
gönderildiği iddiasının farklı siyasi ideolojiler tarafından paylaşıldığını
hatırlayınız. Aynı şekilde 1915 Olayları sonucunda Anadolu Ermenilerine
soykırım yapıldığı şeklinde uluslararası platformda ülkemizi zor durumda
bırakan bir konuyu aklınıza getiriniz. Yine eski başbakanlardan Adnan Menderes’in
idamının o dönem muhalefette bulunan ve askerler üzerinde prestiji yüksek olan
İsmet İnönü tarafından durdurabileceği şeklindeki iddiaya kafa yorunuz. Tüm bu
sorulara verdiğiniz yanıtın, siyasi görüşünüzün etkisinde kalmış olduğunu
düşünüyorsanız daha derin, kapsamlı ve çeşitli okumalar yapmalısınız.
Unutulmamalıdır
ki bir bireyin hayat görüşünü ailesinden veya güvendiği kişilerden doğrudan
miras alması yerine kendi görüşünü oluşturması evladır. Kişinin karşıt
görüşleri okuyup orijinal fikrine ulaşmasının ne denli değerli olduğunu vurgulamak
can sıkıntısı verse de sizinle aynı fikirde olmayanların görüşlerinin
dinlenmesi gerektiğini savunuyoruz.
Tarihle
ilgili fikirlerimizin televizyon dizileri ve fiktif romanlardan temin
edilmesinin yaratacağı yanlışlığı hatırlatarak Sayın Gürkan gibi diğer saygın
tarihçilerin kitaplarının okunmasını salık veriyoruz.
Kitap Hakkında
Emrah
Safa Gürkan’ın ilk iki kitabı (Sultanın
Korsanları ve Sultanın Casusları)
daha akademik bir karakterdeyken ‘Bunu Herkes Bilir’ gündelik bir dille
yazılmıştır. Elbette bu durum, kitabın içeriğinin dolu olmadığı anlamına
gelmemekte; kitabın sadece akademik metin yazım kurallarını takip etmediğini
açıklamaktadır.
Son
dönemin bu popüler tarihçisiyle ilgili görüşümüzü bir önceki yazımızda (Sultanın Casusları) açıkladığımız için
burada tekrara düşmekten kaçınmaktayız. Yine de vurgulamak gerekir ki yazar,
okuyucuya ufuk açmanın ve zihinlerde düşünce sistematiği oturtmanın peşinde
olup keyifli bir okuma pratiği sunmaktadır. Bu ve son kitabı ‘Ezbere Yaşayanlar’ halk arasında doğru
bilinen yanlışları ve bunların kökenlerini anlatan eserlerdir.
Elinizdeki
bu kitap, yekpare bir konu hakkında yazılmış bir metin değildir. Tarih
içerisinde bilinmeyen veya yanlış bilinen konular hakkında okuyucuya ufuk
açmaktadır. Bunu yaparken yer yer mizah unsurunu da işin içine katmıştır. Okuyucuya
zaman zaman bir hikaye okuyormuş izlenimi veren bu kitaptan edindiğiniz
bilgilerin sosyal ortamlarınızda işinize çok yarayacağını düşünüyorum.
Tarihin
neden-sonuç ilişkisi içerisinde karşılaştırmalı ve objektif bir şekilde
değerlendirilmesi ne kadar sağlıklı bir yaklaşım ise, gerçekleşmemiş veya
belgelenmemiş olaylar üzerinde alternatif bir tarih geliştirmek de bir o kadar
zorlamadır. Bir beyin jimnastiği faaliyeti olarak insanlara hoş vakit
geçirtebilir veya entelektüel gibi görünen tartışma ortamı yaratabilir. Ancak bunun
tarihin konusu olup olmadığının farklı bir tartışma konusu olduğunun hatırdan
çıkarılmaması gerekir.
‘Türkler
neden geri kaldı’, ‘Viyana’yı fethetseydik’ ya da ‘Fatih ölmeseydi ve Roma’yı
alsaydık’ gibi tartışmalar zihin açıcı olabilir. Bahsi geçen konuları
değerlendirirken o dönemin koşullarının ve konjonktürünün iyice hesaba
katılmasını Emrah Safa Gürkan gibi akademisyenlerden dinlemek gerekir ki alternatif
tarihi senaryolar yapmanın da bizi nasıl hatalara sürüklediği kitapta berrak bir
şekilde anlatılmıştır.
Tarih
dedikodudan ibaret değildir ve belgelendirilmesi gerekir. Burada dayanak teşkil
eden belgelerin güvenilirliğinin ise ayrıyeten değerlendirilmesi gerekir. ‘Hiç
kimsenin bilmediği bilgi’ ibaresi yerine ‘keşfedilmeyen bilgi/belge’ tabirinin
kullanılmasının daha doğru olacağını düşünüyoruz. Kitapta İtalyan filozof Campanella
veya Rönesans’ın İtalyan dâhisi Da Vinci’nin ya da ünlü İspanyol yazar
Cervantes’in biz Türklerle temasa geçmesine karşın bunun şovenist duygulara
hitap etmekten başka bir anlam taşımadığını düşünüyoruz. Yazarın bu konularda okuyucuya
tatminkar bilgi vermesinin oldukça kıymetli olduğu aşikardır.
Tarihi
daha iyi anlamanın en iyi yolu, o dönemi en iyi anlatan arşivlere girerek
oradaki metinlerin ruhuna ulaşabilmektir. Bunu yapabilmenin yolu doğal olarak ilgili
metnin yazıldığı dil(ler)e hakim olmaktır. Ayrıca bu metnin yazıldığı dönemin
koşullarına, yazan kişinin karakterine ve anlatılan olay veya konunun aktörleriyle
bunların detaylarına vakıf olmak gerekmektedir. Bildiği dillerin özgüveniyle
arşivlerde rahat hareket edebilmesi ile Emrah Safa Gürkan bu konuda Türkiye
için bir şanstır. Bu bağlamda yazarın eserlerinin sıkı sıkıya takip edilmesi,
ancak kendisinin de itiraf ettiği gibi, bunlarla yetinilmemesi tavsiye
edilmektedir.
Sonuç
Emrah
Safa Gürkan’ın tarihte az ya da yanlış bilinen konulara yönelik açıklayıcı ve
doyurucu bilgiler verdiği bu kitabı keyifle okuyacağınıza inanıyorum. Yine de
yazılanların tek ve hakiki doğru olarak kabul edilmemesi, daha ileri okumalara
devam edilmesi ve ilgilendiğiniz konu(lar)da bildiğiniz diğer dillerde
araştırma ruhunun canlı tutulması yararlı olacaktır.
Değerlendirmesi yapılan kitabın dili gibi akıcı bir inceleme.
YanıtlaSilTeşekkürler.