Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ŞAKA - MILAN KUNDERA

KİTAP ADI: ŞAKA YAZAR: MILAN KUNDERA İnsanın diğer canlılardan ayrılan en önemli özelliği, düşünebilme ve konuşabilme yeteneğidir. Her ne kadar diğer canlılar arasında da bazı haberleşme metotlarının bulunduğu keşfedilmiş olsa bile, insanların iletişimi daha komplike bir şekilde yapabildikleri şüphesizdir. Buradan yola çıkarak, insanın kendisini ifade edebilmesini sadece bir hak değil, aynı zamanda (evrimsel veya ilahi) bir ödev olarak görmek gerekmektedir. Kişiler, düşünebildikleri gibi, iletişim kurmak için kendilerini doğru bir şekilde ifade edebilmeli ve bunu yanlış anlaşılmaya mahal vermeksizin yapmalıdırlar. Bunun için ise gerekli bilişsel ve entelektüel birikimi sağlamalıdırlar. Sözkonusu bilgi ve analitik zeka, eğitim basamaklarını çıkmakla elde edilebilir ki bunun sağlanması bizatihi devlet tarafından teminat ve takip altına alınmalıdır. Bir hak ve ödev olarak bu şekilde telakki edilen düşünce, eyleme geçmeden önceki bilişsel süreç olması hasebiyle ağırlıklı ve komplek...

GULAG TAKIMADALARI - ALEXANDER SOLJENITSIN

KİTAP ADI:  GULAG TAKIMADALARI YAZAR: ALEXANDER SOLJENITSIN Kıt kaynakların etkin bir şekilde kullanımı olarak tanımlanan iktisat, hiç şüphesiz toplumsal hayatın merkezinde olan bir kavramdır. Eğitim düzeyi fark etmeksizin her insan, günlük hayatında ‘iktisat etmek’ veya ‘ekonomi yapmak’ gibi terimleri sürekli kullanmaktadır. Ekonomi, sosyolojik ve psikolojik parametreleri etkilediği gibi siyasi hayatta da kendisine sürekli atıf yapılan bir mefhumdur. Demokrasilerde seçimler öncesinde bu minvalde vaatlerde bulunulmasının nedeni budur. Yine vatandaşların da ekonomiyle ilgili vaatlere daha fazla önem vermesi bu şekilde açıklanabilir. Gündelik kullanımı bu denli yaygın olan bir kavram, elbette ki akademik tartışmalara da ilham vermiştir. Adam Smith, Karl Marx, John M. Keynes, David Ricardo gibi günümüzde dahi atıfta bulunulan teorisyenler, hayatı farklı ekonomik perspektiflerden değerlendirmişlerdir. Artı değer, emek değer teorisi, emeğin sömürüsü, görünmez el, karma ekonomi, vb. kavr...

OSMANLI’DA CİNSELLİĞİN SAKLI KIYISI - CEM DOĞAN

KİTAP ADI: OSMANLI’DA CİNSELLİĞİN SAKLI KIYISI YAZAR: CEM DOĞAN Genel Bakış Kadın veya erkek olma halini kromozomlarımızdaki bir farklılık ve biyolojik bir durum olarak açıklamak gerekir. Fizyolojimizde, genelde üreme organları dışında, büyük farklar bulunmamakla birlikte bunun psikolojiye etkisi sosyalleşme sırasında öğretilmektedir. Erkeklerin kas kütlelerinin kadınlara oranla daha yoğun ve güçlü olmasını, yaratılış dolayısıyla ilahi bir görev dağılımı şeklinde tercüme etmek hatadan ibarettir. Erkeğin vücut yapısı, kadının evin içinde kalmasını veya ev dışındaki hayata katılmasının engellenmesini ya da kısıtlanmasını veyahut erkeğin ev dışında tek egemen olmasını gerekçelendiremez. Kutsal kitaplarda ilahi anlamda - ölümden sonraki dünya için cennete girmeye hak kazanma manasında - kadın ile erkek arasında eşitlikçi bir yaklaşım bulunmaktadır. İnananlar için Tanrı, kullarını cinsiyetlerine göre ayrıştırmamaktadır. Hal böyle olsa da dünyevi yaşama dini bakışta kadının aleyhine bazı gör...

ÇİLEKLERİN İSYANI - MASSIMO MONTANARI

KİTAP ADI: ÇİLEKLERİN İSYANI YAZAR: MASSIMO MONTANARI Genel Bakış Bir bilim olarak tarih, insan faaliyetlerinin sistematik olarak incelenmesi ve belgelendirilmesini ifade etmektedir. Yer ve zaman kavramlarını belirtmek suretiyle olaylar arasında objektif bir şekilde neden-sonuç ilişkisi tesis eden bu bilim dalının gelişimi zaman içinde oldukça farklılık göstermiştir. Herodot, Thucydides ve Prokopios gibi eski dönem tarih yazıcıları kitaplarını, anılar ve seyahat gözlemleri şeklinde kaleme alırken muhtemelen kendilerini tarihçi olarak addetmemişlerdi. Soylu sınıfa mensup, asker veya saray çalışanı olarak faaliyet gösteren bu yazarların, kitaplarını objektif bir şekilde yazma gayreti içinde olduğunu da beklememek gerekmektedir. Günümüze kadar gelen bu eserlerin yazılış amacının, yazarın kendi sosyal prestijini arttırma ve sözünün dinlendiğine dair olan inancı olduğunu unutmamalıyız. Savaşta general olan bir kişinin, katıldığı savaşı objektif şekilde yazması ve olası bir mağlubiyette ken...

SON DÜELLO - ERIC JAGER

KİTAP ADI: SON DÜELLO YAZAR: ERIC JAGER Genel Bakış Ünlü Fransız düşünür Montesquieu, yaşadığı döneme damgasını vuran ‘Kanunların Ruhu’ adlı eserinde ‘despotluk’ kavramını anlatırken ‘güçler ayrılığı’ ilkesini övmüştür. Yasama, yürütme ve yargı şeklinde ayırdığı devlet erklerinin bir arada bulunmasını, despotizme giden yolu açtığını düşünerek sakıncalı görmüştür. Birbirlerini dengeleyen bu güçler içerisinde yargının rolü, kanun yapıcıların ve uygulayıcıların devleti meşru hale getiren yasalar çerçevesinde kalmasını sağlaması bağlamında kritik önemdedir. Geçmişte olduğu gibi bugün de yargının güvenilir olması esastır. Elbette modern anlamda bağımsız bir yargının oluşması, uzun bir tarihi sürece işaret etmektedir. Türk mahkemeleri “Adalet mülkün temelidir” derken, sözgelimi İtalyan mahkemelerinde “Yasa herkes için eşittir – La legge é uguale per tutti ” demekte, ABD’de ise “Tanrıya güveniriz – In God We Trust ” yazmaktadır. Sloganları farklı olsa da hepsinin ortak noktası, ma...

KIRK YEDİLİLER - FÜRUZAN

KİTAP ADI: KIRK YEDİLİLER YAZAR: FÜRUZAN Genel Bakış İçinde yaşadığımız bilgi çağında, bilginin etkisini kavrayamayan toplumların ilerleme kaydedemezler. Bilgiye ve bunun nasıl kullanılacağı ile ilgili uzmanlığa ( know-how ) büyük miktarlarda para ve zaman harcanmasının nedeni, maddi ve manevi kazanımlardır. Bu bağlamda üniversitelerin bilgi üretme ve geliştirme çabaları, bütün büyük devletlerce teşvik edilmektedir ki bahsi geçen kurumların ürettikleri bilimsel bilgi dağarcığı genişlemekte ve patent başvuruları ciddi anlamda artmaktadır. Ülkemizde ise üniversitelerin patent başvuru sayılarının, Batılı ülkelerdeki muhataplarıyla kıyaslandığında maalesef geride kaldığı gözlemlenebilir. Yine benzer bir kıyaslamayı bilimsel makale sayıları ve sosyal deneylerde de görmek mümkündür. Bunun nedenlerinin incelenmesiyle müfredat ve eğitim tekniği açısından değerlendirmeler yapmak farklı bir uzmanlık gerektirdiğinden bu konuyla ilgili olarak derin analizler yapılmayacaktır. Ancak bel...

CEZA KANUNU 353. MADDE - TANGUY VIEL

KİTAP ADI: CEZA KANUNU 353. MADDE YAZAR: TANGUY VIEL Genel Bakış Adalet, yasalar marifetiyle kazanılan hakların herkes tarafından kullanılmasını sağlayan mekanizma olarak tanımlanmaktadır. Bu şekilde ortaya konulduğunda kavram, dünyanın her yerinde karşılığı olan ve tüm rejimler tarafından gerçekleştirilen faaliyetlere meşruiyet kazandırmanın vazgeçilmez yolu olarak karşımızda durmaktadır. Zira her yönetim/rejim kendisinin adaletli olduğunu iddia etmektedir. Her idare, halkını yönetmek üzere bazı kanunlar çıkararak veya mevcut kanunlarda değişiklikler yaparak yönetim mantalitesini ortaya koymaktadır. Burada nüans teşkil eden husus, hakların kazanılmasını temin eden yasalar bağlamındadır. Şurası gerçektir ki adil olmak, her yönetimin kendisini sıfatlandırmak istediği bir kavramdır. Hitler ve Mussolini de Gandhi ve Mandela da adil bir yönetim sergilediklerini ileri sürmüşlerdir. Siyasi skalanın bu kadar farklı konumlarında bulunan karakterlerin aynı tanımlamaya talip olmaları...